Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç tarafından verilen seminerlerde ağırlıklı olarak işlenen iki konu bulunmaktadır. Bunlar Türk müzik ve hareket terapisi geleneği ve insanlığın yüksek değerleridir. Her ne kadar seminer akışı zuhurata tabi olmak anlayışıyla düzenlense de, çoğu seminer öncesinde bazı alt başlıklar belirlenmekte ve sohbet bu konulara yönlendirilmektedir. Bu iki konunun işlenişinin genel tarifi şu şekilde yapılabilir:
Türk müzik ve hareket terapisi geleneği
Türklerde müzik ve hareketle tedavi, tarihi gerçekliğinin yanı sıra, modern tıpta da bir tedavi imkânı olarak yerini bulmuştur. On dört bin yıl önce Azerbaycan Gobustan kayalıklarına nakşedilmiş olan figürler bize çok köklü bir geleneği haber vermektedir.
En eski icra şekli olarak bilinen pentatonik (beş sesli) ve bin yıl önceden beri gelişim içinde bulunan Horasan kökenli Türk makam müziği ile tedavi geleneği, ilim-sanat insanlarının eserlerinde yer almıştır. Bu malzeme ile dokuz yüz sene önceden itibaren Selçuklu ve Osmanlı şifahanelerinde müzikle tedavi uygulanmıştır. Günümüzde modern tıbbın imkânları olan çeşitli laboratuar tetkikleriyle, bu eski bilgiler ve musiki makamlarıyla duygu ve organ ilişkileri doğrulanmıştır.
Genel olarak bu faaliyetleri yürüten ve eski müzikal repertuar, ritim ve enstrümanları temin edip yaşatan ve eğitimini veren Tümata (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma) Grubu etnomüzikolog ve müzik terapist Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç yönetiminde bu faaliyetleri dünyaya sunma ve uygulama gayreti içindedir. Ayrıca Almanya, İsviçre, Avusturya ve İspanya’da 1980 yılından bu yana bu konuda eğitim faaliyetleri devam etmektedir.
Bu çerçevede seminerlerde uygulanan faaliyetler şunlardır:
- Baksı dansı: Çok eski tarihlerde, kam ve baksı adı verilen tedaviciler, müzik ve hareketi tedavide kullanmışlardır. Günümüzde baksı dansı ya da karacorga olarak bilinen ve kam ve baksılar (Orta Asya Türk-İslam şamanları) tarafından uygulanan bu dansı, müzik ve hareket terapisinin belki de yaşayan en eski örneğidir. Seminere baksı dansı hakkında bilgi verilmekte, yapılışı örneklerle anlatılmakta ve katılımcılarla beraber uygulanmaktadır.
- Arşetipikal hareketler: Baksı dansı ve semahlardan alınan bazı hareketlerin, özel bir müzik repertuarı eşliğinde yapılması olarak açıklanabilecek olan arşetipikal hareketlerde, elden başlayıp tüm vücuda yayılan hareketlerle hem blokların açılması ve hem de duygu değişimi hedeflenmektedir. Arşetipikal hareketler, hareketlerin açıklamalarla beraber katılımcılarla beraber uygulanmaktadır.
- İmaj Terapi: Yaklaşık yirmi yıldan beri, belirli imajları algılamayı kolaylaştırdığı pek çok kereler gözlemlenmiş olan, improvize (doğaçlama) ağırlıklı bir müzik eşliğinde gerçekleştirilen bir çalışmadır. Bu sayede, zihinde yerleşmiş bulunan olumsuz yapıların salıverilmesi hedeflenmektedir. Çok eski uygulamalarla bağlantısı olan bir melodi, yeniden, aynı kaynaktan özü bozulmadan sunulmaktadır. Katılımcıların uzanarak istirahat halinde iştirak ettikleri bu çalışma, bir tür reseptif (pasif) terapidir.
- Makam müziği ile reseptif terapi: Makam müziği, 1000 sene önce Horasan kültüründe güçlenmiştir. Bu müziğin tedavide kullanımı o dönem tıbbının çok önemli bir dalı olmuş ve İbn-i Sina, Farabi, Ebubekir Razi, Safüyiddin Urmevi gibi sanat ve bilim insanları tarafından makamların organlarla, zamanla, rahatsızlıklarla, dört elementle, dört hıltla, burçlarla ilgi ve ilişkileri tespit edilmiş ve üzerlerinde çalışılmıştır. Bu makamlardan kırk kadarı literatüre girmiştir. Seminerlerde konu ile ilgili bilgi verilmekte ve katılımcıların durumuna göre seçilen bir makamda, şifahanelerde yapıldığı şekliyle bir reseptif müzik terapi seansı yapılmaktadır.
- Pentatonik müzik ile reseptif terapi: Binlerce yıllık geçmişi olan pentatonik (beş sesli) müzik, Ahmet Adnan Saygun tarafından Türklerin müzikteki damgası olarak isimlendirilmektedir. Bu müziğin beyinde alfa ve teta dalgalarını artırdığı, transı kolaylaştırdığı, kendine güven ve kararlılık verdiği ifade edilmektedir. Katılımcıların uzanarak istirahat halinde iştirak ettikleri bu çalışma, bir tür reseptif (pasif) terapidir.
İnsanlığın yüksek değerleri
Bu başlık altında, bir ırka, millete ya da dine bağlı bulunmayan, tüm insanlığın malı olan ve insanı insan yapan değerler incelenmektedir. İşleyişe örnek olmaları bakımından aşağıdaki konular sıralanabilir:
- Eski kültür mirası ile günümüz arasındaki uyum ve denge: Genel bir tarifle, “hem modern yaşayışın gerekliliklerini yerine getirip hem de geçmişten gelen ve özümüze uygun olan değerlerle nasıl bağlantıda kalırız” sorusundan yola çıkarak “hazıra huzur, zuhurata tebaiyet” bakış açısıyla şekillendirilecek bir sohbet.
- Hz Mevlana’nın Mesnevi’sini ve Sultan Veled’in Rebab name’sini temel alan tasavvuf sohbeti: Mevlevilerde yaygın bir çalışma olan, Mesnevi’den rastgele bir sayfa açılarak okunması ve anlaşılması yolunda açıklamaların yapılması uygulamasına, Sultan Veled´in 800 sene önce yazdığı Rebabname isimli eserin de katılmasıyla yapılan bir çalışma. Sultan Veled’in kitabında üzerinde çok durduğu Allah erlerinin özellikleri, kişilik gelişmesindeki katkıları, İlm-i ledün olarak bilinen Hızır (a.s.) bilgisi ile ilişkisi, ele alınan konulardan bazılarıdır.
- Sema: Sema bazılarına göre bir ibadettir; çok eskiden, şamanlar döneminde de yapılmıştır. Dönüşün transı güçlendirdiği, hızlandırdığı, derinleştirdiği yönünde ciddi bilgiler bulunmaktadır. İslamî tasavvufta gelişen semaın ise felsefi bir derinliği, bu yolda açıklamaları vardır. Sadece bir dönüş değil, kalp istikametine yapılan bir yöneliştir. Seminerlerde sema hakkında bilgi verilmekte, tekniği anlatılarak katılımcılarla beraber uygulanmaktadır. Son birkaç yılda sema öğrenen yüzlerce kişiden bazıları, on-on beş dakika dönerek başladıkları bu çalışmayı bir, iki, üç hatta kimileri altı-yedi saat aralıksız dönme noktasına kadar taşımışlardır.